top of page
Search

Yaşasın Yemek Yemek!

Gelin yazıya ufak bir zihin egzersizi yaparak başlayalım:


Düşünsenize; en sevdiğiniz markete gidip içi yiyeceklerle dolu 3 torba ile çıkıyorsunuz ve eve gitmeden önce, bu torbalardan birini yol üzerindeki çöpe atıyorsunuz.


Ya da


Cüzdanınızı her açtığınızda, içindeki paranızın üçte biri yok oluyor ve bir ay boyunca gece gündüz çalışarak kazandığınız paranın sadece 2/3’ünü harcayabiliyorsunuz.


Nasıl hissedersiniz?


İşte tüm Dünya’da, her yıl insan tüketimi için yetiştirilen gıdanın üçte biri asla yenmiyor ve çöpe gidiyor. Yani siz, satın aldığınız her 3 gıdadan 1’ini tüketmiyor veya bu gıdaları tabağınıza koymaya değer görmüyorsunuz. Sonra onlar ya bozuluyor ya son kullanma tarihleri geçiyor ya da şekli/görünüşü artık sizi cezbetmiyor.


Bu yıllık 1,3 milyar ton gıdaya tekabül ediyor. Gözünüzde canlanması adına, bu gıdaların 500 binden fazla olimpik havuzu dolduracak büyüklükte olduğunu söyleyebiliriz. İsraf edilen bu gıdaların maddi karşılığı ise tam 984 milyar dolar (7 trilyon TL).


Gelin görün ki, sadece resmi rakamlara göre Dünya çapında her gün 850 milyon insan (her 9 insandan biri) yatağa aç giriyor.


Şimdi nasıl hissediyorsunuz?


Eğer içinizde ufak da olsa bir şey cız ettiyse, yapılabilecek çok şey olduğunu bilmeniz iyi olur.


Atacağınız ufak adımlarla hem bu israfı ve maddi kaybı önleyebilir, hem de büyük fedakarlıklar yapmadan bu israfın çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabilirsiniz.


Bunu yapmak için size “daha az yiyin”, “daha az araba kullanın”, “daha az tüketin” gibi şeyler söylemeyeceğim. Tek yapmanız gereken doğada bizim için yetiştirilen gıdaların her zerresinin tadına varmak ve onları çöpe atmaya son vermek…


Hem kişisel olarak uygulayabileceğimiz yöntemlere, hem de ülkemizde ve Dünya’nın çeşitli şehirlerindeki farklı örneklere aşağıda değineceğiz. Fakat bu yöntemlerin kolaylığını, kendinize ve çevrenize yapacağınız katkının boyutunu görmeden önce bazı verilerle yüzleşmekte fayda var.


BİLMEKTE FAYDA VAR


Dünyadaki yemek israfının sadece %25’i ile, açlık sınırında olan, yetersiz beslenen 850 milyon insan doyabiliyor.


Her birimiz yılda ortalama 250 kilo gıdayı çöpe atıyoruz.


Satın alınıp çöpe atılan yiyeceklerin %80’i çok erken atılıyor (yani hala tüketim için uygun iken), %20’si ise hiçbir zaman yenmiyor.


Her yıl Dünya’da üretilen meyve ve sebzelerin %45’i israf ediliyor.


Dünya’da 984 milyar dolar olan yemek israfı, Türkiye’de 250 milyar TL civarında. Maaşınızdan kaç tane ettiğini siz de kolayca hesaplayabilirsiniz. Ama fikir vermesi açısından, ülkemizdeki bu israf tam 106 milyon net asgari ücretin toplamına karşılık geliyor! Yani 106 milyon asgari ücretlinin toplam maaşına…


Ülkemizde yılda 1,7 milyar adet ekmek, 18 milyon ton sebze ve meyve tüketilmeden çöpe atılıyor.


Gıda üretimi için toprak ve su gibi kaynaklar gerekiyor. Bu israf, ayrıca gıda maddelerinin üretiminde, taşınmasında ve korunmasında kullanılan işçilik ve enerji kaynaklarının da boşa harcanması anlamına geliyor.


Gıda atıklarının neden olduğu olumsuz çevresel etkiler yalnızca toprak ve su kullanımıyla, emek ve enerji israfıyla sınırlı kalmıyor. Avrupa Komisyonu’nun yol haritasına göre, AB’deki yiyecek ve içecek değer zinciri, doğrudan sera gazı emisyonlarının %17’sine ve malzeme kaynağı kullanımının %28’ine karşılık geliyor.


Şöyle düşünebiliriz: çöpe atılan gıdalar bir ülke olsaydı, metan gazı gibi sera gazlarının salınımıyla, Çin ve Amerika’dan sonra çevre kirliliği ve iklim değişikliğine en büyük katkıyı veren ülke olurdu…


DAR YORUMU İNCE GÖRMEK


Evimize aldığımız gıdaları zamanında tüketmemiz mümkün olamayabiliyor. En lezzetli halinde tüketmek için aldığımız peynir buzdolabında küflenebiliyor, marul zamanında tüketemediğimiz için çürüyebiliyor. Aynı durum çok daha büyük bir ölçekte gıda tedarik zincirinde ve perakende aşamasında görülüyor.


Gıda zayiatı üretim ve tedarik zincirinin her aşamasında ve ayrıca tüketim aşamasında gerçekleşebilir ve birçok farklı nedeni olabilir. Gıda zayiatının bir bölümü, çoğu zaman insan sağlığını koruma amaçlı yürürlüğe konulan mevzuatlardan ya da o mevzuatları “dar” yorumlayan üreticilerden kaynaklanıyor. Başka bir bölümü ise tüketici tercihleri ve davranışlarıyla bağlantılı olabilir.


Yapılan araştırmalara göre, 1970’lerden bu yana buzdolabının standart boyutu, hacmen %15 artırılmış, yemek tabağı %36 büyümüştür. Boyutlar büyüdükçe, biz daha çok israf ediyoruz.


Başka bir araştırmaya göre, buzdolabına konulan yemekler, bize önceki halinden daha az değerli geliyor ve biz bu gıdaların %20’sine hiç dokunmuyoruz.


Aynı zamanda, üreticiler tarafından belirlenen “son tüketim tarihi” geçmesine rağmen, et ve tavuk gibi hassas gıdalar dışında “gerçekten” bozulmamasına ya da besin değerini koruyarak tüketilebilir olmasına rağmen tüketmekten vazgeçtiğimiz gıdaların oranı %80.


Özetle; alıyoruz, birkaç gün buzdolabında sakladıktan sonra son tüketim tarihine bakıp atıyor ve yenisini alıyoruz. Bu döngü ile hem daha çok para harcıyor, hem kilo alıyor, hem daha çok israf ediyoruz.


Bakın şu kapitalizmin bize yaptığına…


SON TÜKETİM TARİHİ


Bir araştırmaya göre, paketlenmiş gıda etiketlerinde görünen tarihlerin anlamı konusunda tüketicilerin bilgisizliği, evdeki gıda israfının yaklaşık yüzde 20’sini oluşturuyor. Bu nedenle son kullanma tarihleri ve anlamlarıyla ilgili bilgilenmek gıda israfını azaltmaya yardımcı olacaktır.


Üreticiler genellikle kendi takdirine bağlı olarak – ki bu kapital sistemin olmazsa olmazlarından hızlı tüketim algısının kökleşmesini sağlamıştır – ve çeşitli nedenlerle tarih etiketleri uygularlar. En yaygın olanı, tüketicileri ve perakendecileri, yiyeceğin istenen kalite ve lezzetini korumasını bekleyebilecekleri tarihi bilgilendirmektir.


Araştırmalar, bu ürünlerin uygun bir şekilde depolanması durumunda gıdaların son kullanma tarihi geçse bile her zaman atılması gerekmediğini göstermektedir.


- - - - - -


Atık zayiatının toptan azaltılması için, tüm farklı aşamaların ve nedenlerin tek tek incelenmesi ve ele alınması gerekiyor elbet. Ancak bireysel bazda yapılabilecekler de aynı zamanda karşımıza çıkan bir fırsat. Doğa’nın bize verdiklerini, ona ve kendimize geri kazandırmak için bir fırsat.


NE YAPILABİLİR?


Öncelikle israfa bakmak yerine ne yediğinize bakın. Çünkü yemeğimizi oluşturan gıdaların üretiminde yaşanan zorlukları, tabağımıza konulan yiyeceklerin ilk filizlenme aşamasından önümüze gelene kadar ne denli emek isteyen bir süreçten geçtiğini bilirsek, yediğimiz şeye değer veririz. Yemeğimize değer verdiğimizde ise, onu satın alırken daha temkinli olur, mutfakta yaratıcı kalarak sofralarımıza daha fazla, çöpe daha az yemek koyabiliriz.


Bunun yanında aşağıdaki yöntemler ve örnekler, umarım size bir kapı açmakta yardımcı olur…


KOMPOST YAPIMI


Kompost, yenebilir birtakım atıkların, ağaç, dal, yaprak parçalarının çürütülmesi, öğütülmesi sonucu elde edilen doğal gübreye deniyor. Çürütmenin genelde olumsuz bir anlamı vardır ama konu kompost olunca çürütmek yeniden yaşatmak demek. Bu gübreyle sebze, meyve ya da çiçek yetiştirirken kullandığınız toprak zenginleşiyor, besin değeri artıyor, toprağın iyi hava alabilmesi, işlenebilmesi kolaylaşıyor.


Kompost yapmak kulağa karmaşık gelebilir. Halbuki bir kaç püf noktaya dikkat ettiğiniz sürece oldukça kolay bir işlem. Yapmanız gereken tek şey aslında birazcık bahçıvanlık. Kompost, zamanla çöp kutusu gibi günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası, mutfaktan çıkan atıkları sürekli değerlendirdiğiniz bir yaşam biçimi haline gelebilir.



KOMPOSTLAŞTIRMANIN ÇEVREYE ETKİSİ


Kompostlaştırma ve özellikle yerinde kompostlaştırma sistemleri ile çöp konteyneri sayıları azalırken, çöp sahalarındaki atık miktarı önemli ölçüde azalıyor. Böylece yer altı sularının kirlenmesi önlenirken, topraktan çok daha fazla verim alınıyor, toprağın su tutma oranı artarken, topraktaki tuzlanma oranı azalıyor. İşlem sayesinde karbondioksit ve metan gazı salınımları yapılmıyor, yaş atık miktarının hacmi %90, ağırlığı ise %50 azalıyor. İşletmelerdeki kötü koku ve hijyen sorunu da ortadan kalkıyor.


EPA verilerine göre yemek artıklarının yüzde 97’si çöp sahalarına atılıyor ve böylece içlerindeki besleyici nitelikteki gıdalar boş yere hapsolup yok oluyor. Bu aslında o kadar anlamsız bir israf ki… Çünkü bir gün ham petrolü de tüketeceğiz ve o zaman, gübre üretmek için elimizde kaynak kalmayacak.


Konut Alanlarında Yerinde Kompostlaştırma


Bildiğiniz gibi üretmiş olduğumuz atıklar faklı ana atık gruplarında tanımlanabilir. Konut alanlarındaki atık kompozisyonlarına baktığımızda ise ağırlıklı olarak yükün ambalaj atıkları (kağıt, plastik, metal ve cam) ile organik atıklarda olduğunu görürüz. Organik atıkların evsel atıklar içerisindeki payı ise %65 civarındadır. Bu çok yüksek bir orandır ve bir insanın günde ortalama 1 kg atık ürettiğini düşünürsek organik atık miktarının günde 0.65 kg seviyelerinde olduğu ortaya çıkar.


Ülkemizde katı atıkların ayrıştırılması ve geri dönüştürülmek üzere toplanması konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Ancak yemek ve bahçe atıklarının geri dönüştürülmesi yani kompostlaştırılması konusunda daha yolun başındayız. Şu anda yapılan uygulama, organik atıkların atık sahalarına gönderilmesi biçimindedir. Organik atıkların atık sahalarına gönderilmesi karbondioksit ve metan gibi sera etkisi yaratan gazların atmosfere salımına ve çevre kirliliğine sebebiyet verir.


Oysa bu atıkları geri dönüştürerek organik madde miktarı yüksek “kompost” elde edebiliriz. Dünyadaki birçok konut projesinde yemek atıklarının yerinde kompostlaştırılması ile ilgili uygulamalar yapılmakta ve elde edilen kompost yeşil alanlarda kullanılmaktadır.


Peki evde nasıl kompost yapılabiliriz? İlgilenenlere, evde nasıl kompost yapılabileceği ve kompost üretiminde kullanılabilecek malzemeler tüm aşamalarıyla ve detaylarıyla yazının sonuna eklenmiştir.


Organik Atıkların Geri Dönüştürülmesindeki Faydalar

Organik atıkların yani gıdaları kompost haline getirmenin ve geri dönüştürmenin ne gibi faydaları olabilir?


Çöp Sorunu; Organik atık hacminiz %80-90 oranında azalır. Evsel atığın %65’inin organik atık olduğunu düşünürseniz bu çöp sorununuzu büyük ölçüde halletmeniz demektir. Çöp konteynerlerinin sayısını ve içeriğini azaltır, çöp kokusu duymazsınız.


Karbon Ayak İzi; Çöp kamyonları organik atıkları atık sahasına götürürken büyük miktarda karbondioksit salımı yaparlar. Ayrıca organik atıklar atık sahalarında metan gazı salarlar ve çevre kirliliğine neden olurlar. Geri dönüştürme ile bu gazların salınmasını engellemiş ve çevrenin sürdürülebilirliği için önemli bir katkıda bulunmuş olursunuz.


Geri Dönüşüm; Kompostlaştırma sayesinde geri dönüşüm oranlarınızı arttırırsınız. Çöp vergilerinin ağırlığa göre alınması ve atık saha vergileri şu anda ülkemizde uygulanmasa da yakın bir gelecekte devreye girecektir. Sizin bu aksiyonu almanız, atıklarını gelişi güzel çöpe atanlara örnek olacak ve onları teşvik edecektir (tabi ülkemize bu konudaki vergiler geldikten sonra daha çok 😊)


Kıymetli Toprak; Kompostlaştırma sayesinde yeşil alanlarınız için çok kıymetli bir gübre sağlamış olursunuz ve gübre giderlerinizi azaltırsınız. Ayrıca kompostu ekolojik bahçecilik yapmak isteyenler rahatlıkla kullanabilir. Özellikle tarım ve bahçecilik uygulamalarında bitkilerin ihtiyaç duyduğu mikrobiyolojik zenginliği sağlar.


Yalnızca bir tatlı kaşığı sağlıklı toprağın içinde, milyarlarca canlı yaşar! Bu canlılar, herhangi bir zararlının baskın çıkmasını engelleyerek, bitkilerin ihtiyaç duyduğu besin maddelerini, bitkilerin ihtiyaç duyduğu zamanda kullanabilecekleri şekilde ortaya çıkaran biyo-kimyasal süreçlerin işlemesini sağlıyor. Kompost, bunlarla ilişkili olarak topraktaki organik madde miktarını yükseltir, böylece toprağın su tutma kapasitesini arttırır, dolayısıyla iklim değişikliğinin beraberinde getirdiği dengesizliklere karşı toprağa ve bitkilere direnç kazandırır. Sel ve kuraklık gibi uç etkenlere karşı daha dayanıklı olur, rüzgâr ve yağmur erozyonunun yıkıcı etkilerini hafifletir.


Şimdi de gelin ülkemizde ve Dünya’daki örnekleri bize ilham vermesi dileğiyle inceleyelim.


ÜLKEMİZDEKİ ÖRNEKLER


İstanbul, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yemekhanesinden ve çay ocaklarından çıkan organik atıkları organik gübreye dönüştürüyor. Makineye her türlü yemek artığı ve çay posası atılabiliyor. Ancak peçete, izmarit gibi atıkların atılmaması gerekiyor.


Çalışma prensibi ise oldukça basit. Her 10 kilo atığın ardından, cihaza 1 kilogram da talaş atmak gerekiyor. Yaklaşık 1 ay boyunca makine atıklar ile besleniyor. 1 ayın sonunda ise 250-300 kilogram civarı organik gübre elde ediliyor. Çıkan gübre paketlenerek hem personele dağıtılıyor hem de Park ve Bahçeler Müdürlüğü'ne gönderiliyor.


Antalya, Antalya’da belediyenin öncülüğünde, organik atıklardan çıkan metan gazı depolanıyor ve ve bu gaz fermantasyon tanklarında enerjiye dönüştürülerek, enerji tirbünleri vasıtasıyla elektrik enerjisi üretiliyor. Üretilen bu enerji ile ihtiyaç sahibi 60.000 konut elektrik ihtiyacı karşılanmış oluyor.


Bu uygulamanın tüm ülke belediyelerinde ya da en azından sadece büyükşehirlerde hayata geçirildiğini düşünsenize. Herhalde hiçbirimiz aydınlanmak ve evimizde elektrik kullanmak için fatura bedeli ödemez, bu ihtiyacı evimizdeki sebze ve meyve atıkları ile karşılardık…


DÜNYADAKİ ÖRNEKLER


Daily Table, ekonomik olarak güçlük çeken insanlara uygun fiyatlı beslenme imkanı sağlayan ve kar amacı gütmeyen bir marketler zinciridir. Daily Table, diğer marketlerden ve üreticilerden son kullanma tarihi yaklaşmış, şekli ve görünümü tercih edilmediği için elde kalan gıdaları alarak, bunları uygun fiyatla satışa sunmakta ve ABD’nin birçok şehrinde faaliyet göstermektedir.


Copia, University of California, Berkeley’den Komal Ahmad’in tasarladığı Copia adlı telefon uygulaması hepimize ilham verici bir örnek oluşturuyor. Sadece bir telefon uygulamasından çok ötede bir hayalle yola çıkan Komal, bu projesi ile 4 yıl içinde 400 bin kilo yiyeceğin çöpe atılmasını engelleyerek değerlendirmiş ve California civarında gıda ihtiyacı olan 700 bin kişiye ulaştırmış. Sadece bu proje ile 5 milyon dolarlık tasarruf sağlanmasına sebep olmuştur. Bununla da yetinmemiş, bu uygulama sayesinde gıdaları ihtiyaç sahiplerine ulaştırma görevini üstlenen 200 kişiye istihdam sağlamıştır.


Spoiler Alert, Bu platform vasıtasıyla, büyük çiftlikler ve toptancılar, üretim fazlası yiyecekler hakkında gerçek zamanlı bilgi paylaşımında bulunabiliyor ve olası alıcılara ulaşma imkânı sağlanmış oluyor. Spoiler Alert, 2015’te MIT, MBA adayı Ricky Ashenfelter tarafından ortaya atılan harika bir fikirdir. Gıda bağışını teşvik etmek için, Ashenfelter Spoiler Alert’e, kullanıcıların kâr amacı gütmeyen kuruluşlardan sağladıkları “elektronik doğrulamalar” ile elde edecekleri olası vergi gelirlerini görebilecekleri birtakım ölçü sistemleri de ekledi.


Imperfect Produce, Üretilen gıdanın yüzde yirmisi, estetik mücadeleyi kazanamayıp (eciş bücüş havuçları veya şekilsiz elmaları düşünün) çiftliklerden çıkamıyor bile. Aslında, üreticiler çoğu zaman talep hacmini karşılayabildiklerinden emin olmak için daha fazla üretime gitmeyi tercih ediyor ve sonra da bu “şekilsiz” yiyecekleri çürümeye terk ediyorlar. Bu yüzden, girişimci Ben Simon, Kaliforniya Körfez Bölgesi civarında hizmet veren gıda teslimat şirketi Imperfect’i kurdu.


Simon’ın ekibi, elindeki ürünleri geleneksel perakendecilere satamayan çiftçilerle iletişime geçip ürünlerini yüzde 30 ila 50 arasında değişen indirimlerle satın alıyor. Ve aldıkları bu “şekilsiz” ürünlere, onları komik ve sevimli gösterecek eklemeler yapıyorlar. Imperfect Produce, kendi ismini taşıyan ürünlerini Kuzey Kaliforniya’da 20’ye yakın markette satışa çıkarmak için Whole Foods ile birlikte çalışmaya başladı.


Food Cowboy, Bu uygulama, üretim fazlası gıda sahipleri (çiftçiler) ile ihtiyaç sahiplerine ücretsiz gıda sağlayan hayır kurumlarını (aşevleri, kiliseler ve evsiz barınakları) birbirleriyle iletişime geçiriyor. GPS teknolojisiyle beraber, artık ürün tedarikçileri, potansiyel müşterileri uyarabilecek. Mesela, bir tır römorkunun soğutucusu bozulduysa, bu demek oluyor ki; ürün artık toptancı için işe yaramaz hale gelmiştir. Sosyal girişimci Roger Gordon, “Uygulamayı kullananlar, ilanı ve şartlarını yazacaklar ve uygulama da gıda bağışının yapılabileceği yerleri tanımlayacak” diyor.


Salvage Supperclub, Hiç süresi geçmiş bir yiyeceği çöpten yediğinizi hayal etmiş miydiniz? Salvage Supperclub’ın ekibi, süresi geçmiş ve estetik olarak şekilsiz, kusurlu yiyecekleri, ağız sulandıran yemeklere dönüştürüyor. Ve evet, bu yemek etkinlikleri, temizlenmiş, güzel bir görünüme kavuşturulmuş büyük bir çöp kutusunun içinde gerçekleştiriliyor.


Food Forward, 2009’da, Los Angeleslı yazar/fotoğrafçı/şef Rick Nahmias, gıda kurtarma üzerine bir tür deney yaptı: Arkadaşının evinin arka bahçesindeki ağaçlardan topladığı bolca meyveyi Craigslist üzerinden birçok insana dağıttı. Ve bu deney sayesinde, arka bahçelerinde “hobi olarak” bahçe işleriyle uğraşan insanlarla iletişime geçti. Aynı yıl, yaklaşık 45 ton gıda, L.A. ve civarında ihtiyacı olan kuruluşlara iletildi.


Bu proje gönüllülük esaslı ve her hafta bahçelerden, birçok Los Angeleslı çiftçinin marketlerinden ve toptancılardan toplanan üretim fazlası meyve ve sebzeyi çöpe gitmekten kurtaran bir topluluk oluştu.


L.A. Kitchen, Kurucu Robert Eggers, kentsel gıdacılık prensiplerini sosyal girişimcilikle birleştirmiş. Eggers konuyu şöyle açıklıyor: “Tıpkı pörsümüş, buruşmuş yiyeceklerimizi çöpe attığımız gibi, mecazi olarak toplum da yaşlı insanları ‘çöpe atar’. Ve şu an, yaşlı Amerikanların sayısında bir artış mevcut. Bu insanlar, kendilerine düzgün gıda alamayabiliyorlar; çünkü düzgün beslenecek kadar paraları yok veya emekli maaşları yetersiz kalıyor.” Bu yüzden de L.A. Kitchen’ın önceliği, aşırı düzeyde üretilen veya çöpe gidecek olan gıdaları kurtarmak ve kâr amacı gütmeyen yemek servis kuruluşlarına yeniden dağıtımını sağlamak.


- - - - - -


Aslında yemek, kültürümüzün kalbidir. Yemek bizi bir araya getiren şeydir. Gıda ise, Dünya ile fiziksel olarak en çok etkileşim kurduğumuz yoldur. Kelimenin tam anlamıyla Dünyayı yutar ve enerjisini alırız. Hayatımızı da bu besinle yaşarız. Bu da bize, ona değer vermemiz için gerekli olan her türlü nedeni fazlasıyla veriyor.


Hem kişisel yaşamımızın devamı hem de içinde yaşadığımız çevrenin sürdürülebilirliği açısından gıdaya bakış açımızı değiştirmemiz “gerekli” olmaktan ziyade, hepimiz için bir “zorunluluk” olarak karşımıza çıkıyor. Ancak yukarıda da bahsettiğimiz gibi, aslında bu bizler için bir fırsat. Hayatta durduğumuz yeri anlamak ve anlamlandırmak, döngünün akışını bozmadan varolmak için…


üStü.Kalsın.

İstanbul,

Ağustos 16, 2020





KOMPOST YAPIMI VE DETAYLARI


Öncelikle bahçeniz varsa kompostu kurmak istediğiniz yere karar verin. Bu, evden kolay ulaşılabilen, etrafında rahat hareket edebildiğiniz, yarı güneş alan bir alan olsun. İşe bir tane kompostla başlayabilirsiniz ama zamanla büyütme ihtimaline karşı bir kaç kompost kutusu için genişçe bir yer ayırın. Kompost yapmak için illaki bahçeye ihtiyacınız yok; balkona da yerleştirebilirsiniz. Hazır kompost kutuları satılıyor ancak evde yapmak da oldukça kolay. Büyük boy bir kovaya ya da çöp kutusuna delikler açın. Sinek ve böceklerin girmesini engellemek için kovanın içine sinek teli gerip, delikleri içeriden kapatabilirsiniz.


Kompost yaparken biri yeşil, diğeri kahverengi, iki türlü malzeme kullanılıyor. Azot sağlayan yeşil malzemeler, sebze ve meyve atıkları, taze otlar, yeşil yapraklar, çay atıkları, yumurta kabukları; kahverengi malzemeler ise dal ve ağaç kabukları, kuruyemiş kabukları, talaş, kuru yapraklar, çam iğneleri, saman ve saplardan oluşabiliyor. Kompostun içinde genelde yarı yarıya bir oran tercih ediliyor. Ayrıca çürümeyi hızlandırmak için yeni kesilmiş ot ve su da kullanmak gerekiyor.


İki türlü kompost var: Soğuk ve sıcak. Soğuk kompost daha kolay ve az riskli olan yöntem. Sıcak kompost ise çok daha çabuk ama aynı zamanda bir o kadar hataya açık olabiliyor. İkisinde de mantık, yeşil ve kahverengi malzemeleri doğru oranda üst üste yerleştirmek ve doğru şekilde çürümelerini sağlamak. Soğuk kompost yapmak bir yıl kadar alabiliyor. Sıcak kompost ise bir ay kadar bir sürede oluşuyor.


Nasıl yapılır?


Sağlıklı bir kompost için nem ve hava dengesini sağlamak şart. Bu yüzden 3 günle bir hafta arası sıklıkta karıştırıp havalandırmanız gerekiyor. Gübreyi kolayca karıştırabilmek için yerleştirdiğiniz yeri doğru seçin, etrafında hareket etmek rahat olsun. Bir kürek yardımıyla kompostun içindeki yığının dış kısımlarını içe, iç kısımlarını dışa doğru karıştırın. Nem dengesini sağlamak için, karışım kurursa biraz ıslatabilir ya da yeşil malzeme ekleyebilirsiniz. Çok sulu olursa ise kahverengi malzeme ekleyin. Doğru bir kompost nemli bir sünger kıvamında olmalı.


Soğuk kompost yapmak için zamana ihtiyacınız var çünkü en az 6 ay alabiliyor. Bu süre iklim koşullarına, kullandığınız malzemelerin türüne ve miktarına göre değişebilir. Örneğin soğuk havada kompostlaşma süreci yavaşlar. Soğuk kompost için kullanmak istediğiniz yeşil ve kahverengi malzemeleri sürekli üst üste ekleyin. Kutu dolunca de kompostlaşmasını bekleyin. Püf noktası, malzemeleri eklediğiniz her sefer üzerlerini ağaç talaşı, saman, kuru yaprak gibi karbon içerikli bir malzemeyle tamamen kapatmanız. Bu sayede kompostunuz sineklenmez ve kötü koku oluşumunu engellersiniz.


Sıcak kompost ise hızlı bir yöntem ama doğru sonuç için bir deneme-yanılma sürecine ihtiyacınız olabilir. Bu tür kompost için öncelikle 1 metreküplük bir yere ve bir termometreye ihtiyacınız var. Komposta başlamadan önce tüm yeşil ve kahverengi malzemelerin ufak ufak parçalanmış ve elinizin altında olduklarından emin olun. Kovanın en altına bir kürek dolusu önceden kalmış kompost ya da toprak serpin. Sonra elinizdeki malzemeleri, bir kat kahverengi, bir kat yeşil olmak üzere, 10-15 santim kalınlığında katlar halinde üst üste dizin. Aralarına kaya tozu, kömür gibi hızlandırıcı malzemeler ve su ekleyin.


Sıcak kompost ilk bir kaç gün 49-77 derece arasına çıkar, sonra da 43 derecenin altına iner. Bu noktada karıştırıp oksijen katmak gerekir. Karıştırınca kompostun ısısı tekrar artar ve bir kaç gün sonra tekrar 43 derecenin altına düşer. Sıcak kompost yaparken kompost yeterince ısınmazsa azot miktarı az gelmiş olabilir. Bu durumda yeşil malzeme ekleyebilirsiniz. Eğer fazla ısınıyorsa azot miktarı fazla gelmiştir. Bu durumda daha sık çevirip, karbon içerikli malzeme katabilirsiniz. Bir ay sonunda yaklaşık dört kere karıştırıp bekletirseniz karşınıza koyu renkte, istediğiniz kıvamda bir kompost çıkar. Kompostun ısısı artık 29 derecenin altındadır ve iki hafta dinlendirdikten sonra kullanıma hazır hale gelir.


Nelere dikkat etmeli?


Komposta girmemesi gereken malzemeler var. Bunlar, kalan yağlı yiyecekler, tohuma kaçmış otlar, çay ve kahve poşetleri ve elbette plastikler ve toprağın içinde görmek istemeyeceğimiz işlenmiş kağıt, temizlik malzemeleri gibi şeyler. Özellikle soğuk kompostta et, balık, süt gibi hayvansal ürünler ve narenciye girmemeli.


Komposttaki nem oranı nemli bir sünger gibi olmalı. Çok su eklerseniz mikroorganizmalar boğulur ve ölürler. Malzemelerden kompost oluşmaz, sadece çürürler. Isı derecesini termometreyle ölçebilir ya da uzanıp elinizle ortasını kontrol edebilirsiniz. Dokunduğunuz kompost ılık olmalı.


Kompostunuz ısı vermeyi bırakıp böceksiz, hoş kokulu, çikolatalı kek gibi tane tane olduğunda hazır demektir. Çiçeklerinizin, bahçenizdeki meyve sebzelerin toprağına ekleyebilirsiniz.


Kompost üretiminde kullanılabilecek malzemeler

  • Meyve atıkları (yeşil malzemeler)

  • Sebze atıkları (yeşil malzemeler)

  • Yumurta kabukları (yeşil malzemeler)

  • Çay atıkları ve kahve çekirdekleri (yeşil malzemeler)

  • Kuru yapraklar (kahverengi malzemeler)

  • Kuruyemiş kabukları (kahverengi malzemeler)

  • Saman (kahverengi malzemeler)

  • Dal ve ağaç kabukları (kahverengi malzemeler)


Kompost yaparken uzak durmanız gereken malzemeler

  • Hayvansal gıdalar

  • Yağlı yiyecekler

  • Köpek ve kedi dışkısı

  • Ambalajlı ürünler

  • Plastikler

  • Çürümüş bitkiler

KOMPOST YAPIMI VİDEOLAR





KAYNAKÇA







 
 
 

Comments


Üstü Kalsın

  • Instagram

©2020 ustukalsin  

Seren Kutadgu

bottom of page